Links to the old web pages of KKE

The international sites of KKE gradually move to a new page format. You can find the previous versions of the already upgraded pages (with all their content) following these links:

Komünist ve İşçi Partilerinin 23. Uluslararası Toplantısından Önce

Burjuva sınıflarının ve onların ittifaklarının çıkarlarından ayrı olarakKomünist hareketin bağımsızlığı ve onun devrimci yapısının yeniden düzenlenmesi

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının ilk yılında İsviçre’nin Zimmerwald şehrinde 11 ülkenin sosyalist partileri (Almanya, Fransa, Rusya, Polonya, Romanya, Bulgaristan, İtalya, Hollanda, İsviçre ve Norveç) onlara ev sahipliği yapan şehrin adıyla tarihe geçen bir Konferans yaptılar.  Toplamda 38 temsilciden sadece 8inin devrimci-enternasyonalist bir çizgisi olmasına rağmen, Lenin’inve konferansın sol kanadının belirleyici katkısı, Zimmerwald Konferansında üzerinde güçlü bir etki yarattı ve Manifesto oy birliğiyle kabul edildi. Bu manifesto, Birinci Dünya Savaşını emperyalist olarak nitelendirerek, halklara karşı verilen bu savaşta “vatanın savunulması” fikrini “burjuva yalanı” olarak kınamıştır. Devrimci mücadele olmadan barış düşüncesinin boş ve sahte bir söz olduğunu vurgulamıştı. Konferansı değerlendirenLenin, oportünizm ve sosyal-şovenizmden geç de olsa bir kopuş yaşandığını belirtti. Zimmerwald Konferansı, zamanın uluslararası sosyalist hareketindeki süreci geliştirmiş ve 4 yıl sonra Üçüncü (Komünist) Enternasyonal’in düzenlenmesini sağlamıştır.

Bugün, 108 sene sonra, güçlü emperyalist güçler arasında Ukrayna topraklarında yaşanan ve yayılma riski taşıyanyeni bir savaş, uluslararası komünist hareketin çizgisinde ciddi ön hazırlıklara neden olmaktadır.

Tabii ki, bazı Komünist Partilerin isimlerinden ve simgelerinden vazgeçilmesiyle, uluslararası komünist hareketin bugün bile tamamlanmayan bir gerileme içinde olduğu gerçeğinden uzaklaşmamalıyız. Bunun nedeni, kırmızı sembollerini koruyan ancak burjuva çıkarlarını koruyan politikaları destekleyen partilerin bulunmasıdır; ister Çin’de kapitalizmi yöneten Çin Komünist Partisi’nden, ister AB’yi destekleyen Avrupa’nın Avrupa Komünist partilerinden bahsediyor olalım, isterse de çeşitli durumlarda; örneğinİspanya Komünist Partisi gibi kendi ülkesindeki burjuva hükümetlere ve kapitalizm yönetimine katılıyor olması, Rusya ise anti-faşist halk duygularını ezen RFKP ve RKRP yalnızca Ukrayna’daki savaşı desteklemesi değil, aynı zamanda  Rus tekellerinin ve burjuva gücünün topraklar, maden zenginlikleri, jeopolitik destekler üzerindeki çıkarlarını desteklemesi gibi. Buna örnek olarak, geçtiğimiz günlerde RKRP yöneticileri tarafından yazılan bir makalede, Afrika’daki Rus yatırımlarını memnuniyetle karşılamamız gerektiğini, çünkü bunların Batılı tekellerinki kadar yağmacı olmadığını iddia etmesini gösterebiliriz!

Partimizin Marksizm-Leninizm’i ve proleter enternasyonalizmini savunacak bir komünist kutbun gerekli olduğu yönündeki değerlendirmesi %100 doğrudur. Lenin’in 108 yıl önce yaptığı “Uluslararası Marksist bir örgüt yaratabilmek için, çeşitli ülkelerde bağımsız Marksist partiler kurma iradesinin olması gerekir” değerlendirmesinin %100 geçerli olduğu gibi. Bu da işçi partisinin, burjuva çıkarlarından bağımsızlığı anlamına gelmektedir.Bu, onların kendi ülkelerinde ve uluslararası alanda sömürücü sistemin yıkılması için sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarını öne çıkaracakları ve burjuva çıkarlarına “bağlı” olmayacakları bugün hâlâ uluslararası komünist hareket üzerinde etkisi olan jeopolitik çıkarlar dengesi anlamına gelen Marksizm-Leninizm ilkelerine sahip Komünist Partisine ihtiyacı olduğunu göstermektedir.

 

23. Uluslararası Toplantı

20-22 Ekim 2023’de “Emperyalizmvekapitalizmekarşı politik ve ideolojik mücadele. Komünistlerin görevi işçi sınıfını, gençleri, kadınları, aydınları bilgilendirmek ve onları harekete geçirmek, sömürüye, emperyalist yalanlara ve tarihsel revizyonizme karşı mücadele etmek, işçilerin ve halkın sosyal ve demokratik hakları için, militarizme ve savaşa karşı barış ve sosyalizm için mücadele etmektir ” temalı Komünist ve İşçi Partilerinin 23. Uluslararası Toplantısı Türkiye Komünist Partisinin ev sahipliği yapacağı Türkiye’nin İzmir şehrinde gerçekleşecektir.

YKP’nin inisiyatifiyle 1998’de başlayan KİPUT’ta, Komünist Partilerinin stratejisini çağımızın karakteriyle bütünleştirme sorunu gibi ciddi meseleler etrafında toplananideolojik ve politik çatışma hiçbir zaman bitmedi çünkü birçok Komünist Parti sosyalizme yönelik “aşamalar” stratejisinin “esiri” olarak merkez sol, “sol” veya  “yurtsever” hükümetlerin katılımı veya desteği yoluyla kapitalizm yönetim tuzağına düşmüş durumdadır.

Komünist partilerin bu kavramı yanlış algılayıp ABD veya bazı Avrupa güçlü kapitalist devletlerle özdeşleştirdiği emperyalizm etrafındaki kafa karışıklığı hâlâ çok güçlüdür. Büyük ülkeler tarafından, kapitalizmin yıkılması isteği olmadan ABD ve diğer emperyalistlerin saldırganlığını “ehlileştirecek” bazı “barışçıl” ülkelerden “çok kutuplu bir dünyanın” var olabileceği böylesi yanlış bir yaklaşımın “geliştirildiği” düşüncesi sürdürülmektedir.

Gördüğümüz gibi, 108 sene önce Lenin’in de mücadele ettiği görüşler yeniden oluşturulmaktadır.Bir kez daha bu görüşler, özellikle de bugün sözde “Perestroyka” dönemine veya “sosyalizmin kapitalizmle barış içinde bir arada yaşayıp rekabet etmesi”, dönemine ilişkin görüşleri geri getiren partiler, Sovyetler Birliğinin Komünist Partisinin 20. Ve 22. Kongrelerinden sonra oluşturulan, Doğu ve Batı’daki birçok Komünist Partisinin yozlaşmasına yol açan “bölgesel güvenlik sistemleri”“barışçıl geçiş”gibi görüşleri diğer partiler tarafından yayılmakta ve “benimsenmektedir”.

Politik ve ideolojik çatışmanın merkezinde bulunan daha bir çok karmaşık konu, bugün Avrupa- Atlantik emperyalist bloğu (bkz. ABD, NATO, AB vb.) ile yeniden düzenlenen Avrasya emperyalist bloğu (bkz. Çin, Rusya vb.) arasında emperyalist savaşın yürütüldüğü günümüz koşullarında özellikle kritik öneme sahiptir. Bu koşullarda bir çok Komünist Partisi, bahane ve argüman oluşturarak emperyalist çatışmanın bir tarafını özellikle Çin ve Rusya’nın tarafını seçmektedirler. Ayrıca, uluslararası komünist hareketin ılımlı kesimiolan bazı KP’ler Britanya Komünist Partisi Marksist Leninist (CPGB-ML) ve hatta sosyal demokrat iktidar partisi Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi- PSUV gibi partiler Maocu gruplarla işbirliği yapmakta ve bilinmeyen hatta “tuhaf” gruplarla birlikte kendisini Avrasya emperyalist bloğunun resmi savunucusu olarak sunan sözde “Dünya Anti-Emperyalist Platformunu” (DAP) oluşturdular.

Burada DAP’ın ABD çıkarları için çok faydalı rolünü de gözden kaçırmamalıyız. Bunun nedeni ABD’nin uzun zamandır devam eden emperyalist çatışmaya ideolojik bir “kılıf” oluşturmaya çalışmasıdır: Bu ideolojik kurguya göre, çatışmanın bir tarafında ABD ile diğer “demokratik” ülkeler, diğer tarafında ise “komünist Çin ile Rusya gibi totaliter rejimlere sahip diğer ülkeler” yer alıyor.  NATO ülkesindeki işçileri savaşı desteklemenin gerekliliği konusunda ikna etmek ve aynı zamanda antikomünist iftira kampanyasını güçlendirmek için Amerikan emperyalizmi açsından bu açıklama özellikle uygundur. Sonuç itibariyle, bu anlatıma dayanarak, AB ülkelerinin antifaşist ve Sovyet anıtlarının kabul edilemez yıkımı devam ettiği görülmektedir. Uygulamada ve açıklamaların ötesinde, DAP, ABD’yı “istemeye istemeye destekliyormuş” gibi görünerek ve“Sosyalist Çin”den söz ederek işçileri sömüren ve onların haklarına saldıran ülkeleri sözde “antiemperyalist” güçler olarak tanımlayarak bu özel ayrımı yeniden oluşturmaktadır. Bu ayrım, ayrıca totalitarizm teorisini ve faşizmin komünizmle kabul edilemez bir şekilde özdeşleştirilmesini kullananlara “uyumlu gelmektedir”.

O halde YKP’nin DAP’nin provokatif saldırılarının hedefi olması tesadüf değildir çünkü bu emperyalist savaşın gerçek nedenlerini öne çıkarmakta ve her iki tarafın bahanelerini seçimlerdeki ayrımı açığa çıkarmakta ve halka herhangi bir emperyalist soyguncu askeri kampınadestek vermeme çağrısı yapmaktadır.  Bu kriterler, aynı zamanda emperyalist savaşında komünistlerin tutumu hakkında kendi dönemindeLenin tarafından da belirlenmişti. Aynı kriterlerle YKP Amerikan emperyalistlerinin ve onların yerel “yardımcılarının” sözde “antiemperyalist” bir terminoloji kullanarak bizi yerleştirmek istedikleri “kalıba” girmeyi reddetse de ne yazık ki bu terminolojiyi affedilemez bir şekilde kabul eden Komünist Partiler de bulunmaktadır.

 

Jeopolitik oyunlar ve sahte Venezuela Komünist Partisinin yaratılması

Bazı partiler burjuva yaklaşımlarla hareket ettikçe, sınıfsal yaklaşımın yerine sınıfsız jeopolitik “yaklaşımların” ve sözde “milli çıkarları” öne koydukça ve çeşitli bahanelerle kendi saflarına çekmeye çalıştığı burjuva sınıflarının konumunu yükseltmek için çeşitli jeopolitik oyunlarUKİPT ve ulusal komünist partilerde  üzerinde baskı daha da yoğunlaşacak.

Ve bu sadece günümüz kapitalist dünyasının en güçlülerinden biri olan ve kapitalizm topraklarında ABD ile bir çatışma olmadığına, aslında kapitalizm ve sosyalizm arasında “yeni bir soğuk savaş” yaşadığımıza bizi inandırmak için kırmızı bayrak kullanan Çin’i ilgilendirmiyordu.Gün yüzündeki gelişmelere karşı çıkan KP’nin bir kesimi, uluslararası komünist partisini emperyalist çatışmanın bir tarafının “kanatları” altına yerleştirmeyi amaçlayan böylesi bir iddiayı desteklemektedir.

Bununla birlikte, komünist partisini manipüle etme çabası, Venezuela’da da olduğu gibi burjuva sınıflarının dauluslararası ilişkilerdekendi çıkarlarını desteklemek için dekullanılmaktadır. Böylece, Venezuela’nın iktidar partisi PSUV,DAP da öncül rol üstlendiği sıradamahkeme kararıyla partinin liderliğinin değiştirilerek başka PSUV yetkililerinin atanması ileburjuva devleti Venezuela Komünist partisinin iç işlerine müdahale ederek kendi ülkesinde daha önce görülmemiş bir antikomünist bir harekât başlatmış oldu.

Elbette böylesi bir şey ilk kez olmuyor.  Geçmişte Kazakistan’ın burjuvazi rejimi, Kazakistan KP’ni mahkeme kararıyla yasadışı ilan etti ve Kazakistan Komünist Halk Partisi adı altında “kendi” Komünist Partisi’ni kurdu vemilletvekillerini de kendisi seçip UKİPT’e katılmaya çalışmış ancak bu sonuçsuz kalmıştır.

VKP’ne saldırma ve onu itibarsızlaşmaya yönelik bu çaba, sözde “Bolivarcı Devrim” ve “21. Yüzyıl Sosyalizmi” adına yürütülürken, Venezuela işçi sınıfının ekonomik açıdan kan kaybedip ve onun işçi sınıfına yönelik vahşice baskıya yönelik kitlesel bir saldırı yürütülürkenülkenin petrolüne erişim için ABD ile “sosyalist” hükümet pazarlıkları başlatılmıştı.

 

“Avrupa Komünist İnisiyatifi” Örneği

Yaklaşık 20 sene önce Avrupa sermaye birliği AB, siyasetini sözde “Avrupa partileri” aracılığıyla desteklemeye karar verdi. Böylece, Avrupa Parlamentosu’nda oylanan 2004/2003 sayılı AB Tüzüğü ve AB Konseyi’nin Avrupa düzeyinde siyasi partilere ilişkin düzenlemeler ve bunların finansmanına ilişkin 4 Kasım 2003 tarihli kararıyla, sözde “Avrupa Partilerinin” önü açıldı. Bu temelde, 2004 yılında, diğerlerinin yanı sıra, bir dizi Avrupa Komünistleri, değişim gösteren komünistler  ve diğer “sol” partilerin inisiyatifiyle Avrupa Solu Partisi kuruldu.

ASP, Avrupa partilerinden birisi olarak, baştan itibaren AB’nin kendisinin teşviği, rehberliği ve finansmanı ile AB’nin amaç ve “ilkelerinin” kabul edilmesi koşuluyla oluşturulmuştur. Bu, kuralların temelinde oluşturulan her parti gibi “AB’ne dayanan ilkeleri koruyan özellikle faaliyet ve programlar” anlamına gelmektedir. ASP partilerinden oluşan partiler, işçileri burjuvazi sistemine yönlendirmeye çalışarak kapitalizmin “iyileştirilebileceğini” ve AB’nin “demokratikleştirilebileceğini” ilan ettiler.

AB’nin bu iddiasına karşı 2013’te YKP inisiyatifiyle, “Avrupa Komünist İnisiyatifi” oluşturuldu ve kurulmasının İlanında şunları vurguladı: “AB’ni bir sermaye tercihi olarak görmekteyiz (…) halk için başka kalkınma yolu vardır. İşçilerin mücadelelerinde sosyalizmin, barışın, eşit işbirliğinin, demokratik hakların, sosyal kalkınmanın, halkın refahının olduğu başka bir Avrupa umudu olduğu ön görülmektedir”. ASP, AB’nin sözde “Avrupalı Partileri”ne doğrudan karşı çıktı.

Böylece, ASP işçi partilerin sorunları ve çıkarları için mücadele eden, kapitalizme ve AB’ne karşı duran ve bilimsel komünizmi destekleyen Komünist Partilerle işbirliğinin bir biçimi olarak oluşturuldu.

ASP faaliyet gösterdiği yıllarda, belirli faaliyetler yürüttü ancak esas olarak Genel Kurul veya Sekretaryadaki bir sıra kanun tasarısı olmasına rağmen özellikleişçi haklarına yönelik saldırılardan çevre sorunları ve göçmenlerle dayanışma konularına kadar bir dizi güncel siyasi ideolojik meseleye doğru bir şekilde yön verdi.

Bu ASP’nin iç işlerinde zıtlıkların ve problemlerin olmadığı anlamına gelmemekteydi. 2 sene önce YKP, oportünist saldırıyı yeniden oluşturan çok olumsuz koşullarda mevcut sınıf mücadelesine bağlamanın bir çok zorluğundan ve ideolojik ve politik karışıklıklardan ve sorunlardan söz eden  21. Kongresinin belgelerini kamuoyuna sundu.  Elbette, emperyalist savaşın etkisi, örneğin bazı partilerin emperyalizmi Leninist kriterlerle ele almaması, “Anti-faşist cepheler”in stratejik aşamaları gibi durumlar göz önüne alındığındatarihten sonuç çıkarmaması nedeniyle ortaya çıkan farklı yaklaşımlar, ASP’nin bloke edilmesinde katalizör rol oynamıştır.

Özellikle son zamanlarda bu partiler sadece emperyalist savaşın sorunlarını değil aynı zamanda diğer konularda da ASP içinde anlaşılan kararlardan da ciddi gerilemeler gösterdiler. Bunlar, ASP’ye katılan bazı partilerin göçmenlere karşı aldıkları tipik kararlar veya burjuvazi lehine diğer açıklama ve yayınlardır; bunlar örneğin, “egemenliği” ya da sözde “anti-emperyalizmi” savunma adına Orban ve Trump gibiaşırı sağcılarla hatta faşist güçlerle siyasi ittifak kurmuşlardır.

Uygulamadaoportünistçe davranan, burjuva güçlerine ve çıkarlarına bağlılıklarını gösteren bazı partilerin komünist ilkelerinden, ASP’nin kurucu ilkelerinden uzaklaşmalarıyla karşılaştık.  “Yıkıcı sonuçlar yaratan” yukarıda sözü geçen gelişmeler, partilerin emperyalist savaşa karşı tutumlarında etkileri oldu ve son aşamadaASP’nin işleyişinin durdurulmasına yol açsa da bu hiçbir şekilde YKP ve diğer komünist partilerin UKP’nin devrimci yeniden inşası için çabalarının  duracağı anlamına gelmemektedir. Tam tersine, edinilen tecrübelerden faydalanarak KP’lerin mümkün olduğu kadar sağlam komünist ideolojik-politik temeller üzerinde işbirliğini zorunlu kılmakta ve bu tür olumlu süreçler devam etmektedir.

 

Uluslararası Komünist Partisinin devrimci yeniden inşası için duyulan ihtiyaç

Bugün tüm kapitalist dünyanın  her yerinde, kapitalist gelişme düzeyi ne olursa olsun, işçi sınıfının sömürüsü yoğunlaşmakta, devlet ve işveren baskısı yoğunlaşmakta ve anti-komünizm, emperyalizm içi karşıtlıklar halkların kanını akıtmaya sebep olmaktadır. Vardığımız sonuç şu:  Dünyanın her yerindeki işçilerin ortak bir rakibi var onlar da tekeller, burjuva sınıfları, onların emperyalist ittifakları ve kapitalizmdir. Kapitalist dünyanın her yerinde yürütülen ve küresel nitelikte olan bu sömürü sisteminin yıkılması için sınıf mücadelesinin ortak olması gerekiyor.  Partimizin Uluslararası Komünist Hareketin devrimci yeniden inşası ve gelişmesi yönündeki kalıcı ve kararlı görevi buradan kaynaklanmaktadır.

Bu görev basit değil ve tüm devrimci yeniden yapılanma sürecinin yavaş ilerleyen, işkence dolu ve savunmasız olduğunun farkındayız. Ülkeyi ideolojik politik ve örgütsel açıdan her yönden güçlendirmek, işçi sınıfıyla bağlarını kurmak ve güçlendirmek, önceki yıllarda Uluslararası Komünist Harekete hakim olan ve bugün çeşitli biçimlerde yeniden oluşturulan hatalı kararların üstesinden gelmek, devrimci eylemleri devrimci teoriyle birleştirmek, ülkelerinin burjuvazisine, her burjuvaziye ve emperyalist ittifaka karşı mücadeleci ilkeli bir davranış sergilemek birçok Komünist Partisinin kabiliyetine bağlıdır. Çağımızın kapitalizmden sosyalizme geçişin gerekliliğini ifade ettiği ve devrimin karakterinin sosyalist olduğu göz önüne alındığında, komünist hareketin kendisini hareketsiz kılan faktörlerle mücadele edip devrimci bir yeniden yapılanmaya doğru ilerleyip ilerlemeyeceği buna bağlı olacaktır.

 

Eliseos Vagenas

 14-15/10/2023 Rizospastis gazetesinin hafta sonu yayınlanan makalesi